Engin Geçtan’nın insan olmak kitabı bize insan olmaya dair manzaralar yansıtıyor. Kitaptan bir kaç cümleyi sizinle paylaşıyorum.
Kalıpları kırmanın ürkütücü de olsa insana hayatiyet katan bir yanı vardır.
İnsan çevresini algılarken seçicidir, yalnızca seçtiklerini görür, diğerleri algı alanının dışında kalır.
Doğayla kopan insan, artık doğaya geri dönememiş umudunu uzaya yöneltmiştir.
Refah toplumuna eriştiklerinde bireyler boşluk, anlamsızlık, yabancılaşma duyguları yaşamaya başlamışlardır.
Para tutkusuna kapılan insanlar için para, iyi yaşamak için bir araç olmaktan öte, giderilemeyen boşluklarını doldurabilecekleri sanısında oldukları bir nesnedir.
Yaşamak, hayatına anlam katma sorumluluğunu içerir. Sorumluluğunu üstelenen kişi özgürdür. Özgür insan daha az korkar onun için sevebilir.
Mutluluk o anda yaşarken her şeyi hissedebilmektir. Yaşantı üretebilmeyi içerir.
İnsanların iki karşıt eğilimi vardır, biri yardımlaşmayı içeren bir eğilim diğeri ise bozup yıkmaya yatkın bir eğilimdir. Hangi eğilimin egemen olacağını bireyin yaşadığı yaşantılar belirler.
Destek ve dayanışma ortamında yetişen bir insanda olumlu ve yapıcı duygular kendini gerçekleştirme yollarını engelleyen bir ortamda büyüyen bir insandaysa bencil ve yıkıcı eğilimler etkinlik kazanır.