Sosyal medyada hepimiz kendimizi birileri ile karşılaştırıyoruz. Halbuki hepimiz otantik bir hayat yaşıyoruz. Hepimizin hayatı kendimize özgü. Bu yüzden kendimizi başkalarıyla karşılaştırmak bizi üzebiliyor. Belki fazla beğeni almadığımız zamanda kendimize yükleniyor, kendimizi fazla beğeni almış kişilerle karşılaştırabiliyoruz. Olabilir insanız, ama bilişsel olarak sosyal medyada çok fazla bilgiyle karşılaşabiliyoruz bu da bizi çok fazla bilgi ile …
Bilinçli farkındalık, kişinin yaşandığı anın farkında olmasıdır. Kişi, böylelikle; kendi iç deneyimini kabul eder. Bir durumu değiştirmeden; yargılamadan hayatı merakla inceler, ihtiyaçları karşılamaya doğru adım atar. Çünkü, ihtiyaçlarını karşılamadıkça aslında o ihtiyaç kişide azalmaz; o ihtiyaç artmaya devam eder, ihtiyacı kabul edip onu giderdiğin de ise kendi ihtiyacına güvenmeye başlar.
Zihnimizin karar verme süreci; beden ve çevrenin etkileşmesinden kaynaklanır. Davranışlarımız hislerden oluşur. Hisler; duygularımızı kaydeder. Duygularımız da geçmişte yaşadıklarımızla bedenimizde kayıtlıdır. Bir duruma karar verme mekanizmamız aslında bedensel işaretlerden ve bedensel geçmişimizden etkilenir. Karar verme süreçlerimiz ne kadar rasyonel gözükse de aslında içimizden gelen bir şeydir. Zihin soyut değildir, beden olmadan zihin de olmaz.
Bir durumun yasanirkenki haliyle yasandiktan sonraki hali arasinda fark oldugunu goruyoruz.
