Ben kimim?
Bu herkesin kendine ara sıra sorduğu bir sorudur.
Ya da nasıl bir kişi olmak istiyorum?
Aslında hepimiz içimizde kendimize dönüşmek için bir potansiyeli barındırırız.
Bazı olaylar içimizdekinin en iyisini, bazı olaylarsa negatif deneyimlerle içimizdeki kırılması gereken yerleri zorlayarak bizi olmamamız gereken yerlere götürürler.
Negatif deneyimler de olumlular kadar önemli diyoruz ama negatifin içinden geçip o pozitifi, bize göreyi bulmak kolay değil.
Yine de minik minik kendi içinize bakarak, kendimiz olmamız için gereken toleransı kendimize vererek kendimize giden yolu oluşturabiliriz.
Her terapist de kendi terapi deneyiminden, kendi hayat deneyiminden geçer.
Kim olduğuma dair tanımlamaların yıkıldığını, bulanıklaştığını, kendime esneme payı bırakabildikçe daha kendim olduğumu görüyorum.
Biz şu, bu ya da o değiliz. Parçaların toplamından ya da bütünden de fazlayız.
Sadece kim olduğumuza cesaret göstererek olduğumuz kişiye ulaşabiliriz bu yüzden her gün öyle bir hayat yaşayalım ki olduğumuz kişiye yaklaşalım, kendimize dönelim.
Bozcaada benim çocukluğumun geçtiği, kim olduğumu oluşturan, kim olduğumu değiştiren, şu dönemlerde kendimi tekrar hatırlamak için gitmek istediğimi hatırladığım bir yer, diğeri ise Roma.
Seyahat etmek benim kendime yaklaşmamı ve kendimle daha rahat olmamı sağlayan bir yol. Bu sayfada bu yüzden hep farklı yerlerde yazdığım ve içten hissettiklerimi aktardığım yazıları görüyor olacaksınız. Ancak ihtiyacımızı keşfettiğimizde kendimize döner, kendimizi buluruz.
Olmadık yerlerde kendimizi bulamayız, olmadık kişilere kendimizi kanıtlayamayız.
İçimizdeki şefkatli sesin bilgeliği var, o ses bize kim olduğumuzu ve kimin iyi geldiğini hatırlatır.
İyi haftalar sevgiyle kalın💎